Anlaşmamız Vardır.

SGK Anlaşmamız Vardır.

  • 0 258 265 12 07

Beyin Anevrizması Nedir?

Ürün Kategorileri

Beyin Anevrizması Nedir?
Geri Dön

Anevrizma, beyindeki atardamar duvarının zayıflaması sonucu ortaya çıkan bir balonlaşma olup sıklıkla damarların çatalanma bölgelerinde görülür. Bu balonlaşan yapı normal damara göre daha dayanıksızdır ve bazı koşullar altında yırtılıp beyin içine kanamaya yol açarak yaşamı tehlikeye sokabilir. Anevrizmalar doğustan damarın gelişme bozukluğuna bağlı olabileceği gibi yüksek tansiyon, damar sertliği (ateroskleroz), enfeksiyonlar (damarın iltihaplanması) veya travması sonrası da gelişebilir. Anevrizmalar çoğunlukla beynin tabanında yerleşir ve buradaki beyin-omirilik sıvısı içinde kanamaya neden olurlar. Anevrizmaların yıllık kanama riski yaklaşık %1 dir .


Anevrizma Tipleri
Sakküler (kese biçimli) anevrizmalar : En sık görülen anevrizma tipi olup beynin tabanında büyük dmarların çatlanma bölgelerinde oluşur. Bu çatlanma noktalarında damar duvarı daha fazla basınca maruz kalmaktadır. Bu sabit basınç zamanla damar duvarında oluşturduğ hasar sonucu balonlaşmaya neden olabilir.Sakküler anevrizmalar yıllar içerisinde gelişir ve bundan dolayı anevrizmanın yırtılma riski yaşla birlikte artar. Anevrizmanın bu şekilde gelişmesini eskiden araçlarda kullanılan tekerlek iç lastiklerinde görülen balonlaşmaya benzetebiliriz.İleri yaşlarda damar yapısının bozulması sonucu damar esnekliğini kaybetmesi de anevrizma oluşmasında diğer önemli bir nedendir.

Fuziform (iğ biçimli) anevrizmalar: Bu anevrizma damarın  uzunca bir bölümünü içeren iğ şeklinde bir genişleme olarak görülür.
 Bu tip anevrizmalar da yırtılarak kanayabilir, ileri derecede genişleyip çevresindeki beyin dokusunda baskıya yol açarak veya içinde pıhtılaşma gelişip buradan ayrılabilen kalıntıların normal beyin damarlarında tıkanmaya (emboli) neden olması ile inme benzeri yakınmalar oluşturulabilir.
Mikotik (iltihap sonucu gelişen) anevrizmalar: Nadir olup damarın mikrobik hastalığı sonucu gelişir. Genellikle kese biçimlidir.İltihap damar duvarında hasara neden olur böylece duvar zayıflanması sonucu anevrizma soluşumu ve bunun yırtılma riski artar. Sıklıkla subakut bakteriyel endokarditin (toplumumuzda kalp romatizması olarak bilinir)bir komplikasyonudur.
Travmatik (kaza sonucu gelişen) anevrizmalar: Beyin kan damarlarında kaza sonrasında gelişen anevrizma türürdür. Travma bölgesinde hasar gören damar duvarı zayıflar ve sonrasında yırtılabilir

Toplumdaki Yaygınlığı ve Sıklığı
Beyin anevrizmasına bağlı gelişen beyin kanaması sıklığı bir yılda 100.000 kişide 10-15 civarındadır.Ülkemizde her yıl ortalama 10.000 kişinin anevrizmaya bağlı beyin kanaması riski taşıdığı kabul edilebilir.Bu hastaların yaklaşık1/3'ü herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurmadan kaybedilmektedir. Bir sağlık kurluşuna başvurabilen kanamış hastalarda da ölüm oranı %25-40 arasındadır. Dolayısıyla anevrizması kanamış hastaların yarıya yakını kaybedilmektedir.Burada önemli bir nokta henüz kanamamış olan ancak hastayı yine de risk altında bırakan beyin anevrizmalarının erken teşhis edilmesive tedaviye yönlendirilmesidir.Anevrizma her yaş grubunda görülebilir ancak yukarı yaşlarda sıklık giderek artmaktadır.Yaygınlığı en sık olarak 50-60 yaş arasındadır ve kadınlarda erkeklerden 3 kat daha fazla görülmektedir.Ailede anevrizma hikayesi olması diğer aile bireylerinde anevrizma bulunma riskini arttırmaktadır. Bu kişide aynı anda birden  çok sayıda anevrizma bulunması bu riski daha da artırmaktadır.

Anevrizmanın oluş nedeni tam olarak bilinmese de birçok faktörün gelişiminde rolü olduğu bilinmektedir.
1) Hipertansiyon (yüksek kan basıncı)
2) Sigara içilmesi/nikotin kullanımı
3) Şeker hastalığı
4) Aşırı alkol tüketimi
5) Doğuştan gelen (genetik) yatkınlık
6) Kan damarlarına hasar(özellikle damar sertliği) veya travma
7) Bazı enfeksiyonlar.

Belirtiler/Uyarıcı İşaretler
Anevrizma yırtılması/kanaması olan hastalarda bazı uyarıcı işaretler görülebilir:
1-Herhangi bir bölgede ısrar eden baş ağrısı
2-Bulantı ve kusma
3-Ensede sertlik (kişi başını kolay eğemez)
4-Bulanık veya çift görme
5-Işığa karşı hassasiyet (fotofobi)
6-His kusurları

Kanamamış anevrizması olan kişilerin çoğunda hiçbir belirti görülmeyebilir. Az bir hasta grubunda aşağıdaki bazıları veya tümü görülebilir
grubunda aşağıdaki belirtilerin bazıları veya tümü görülebilir:

1-Göz sinirlerinde felçler (göz kapağının düşmesi, gözü rahatça hareket ettirememe gibi)
2-Tek taraflı genişlemiş göz bebeği
3-Çift görme, gözün arkası veya üstünde ağrı
4-Bir bölgede ısrar eden baş ağrısı
5-İlerleyen halsizlik ve uyuşukluk

Riskler ve Komplikasyonlar
Anevrizmalar yırtıldığında sıklıkla subaraknoid (beyin ve beyin ince zarı arasına) kanama (SAK) gelişir.Damardan subaraknoid mesafeye yüksek basınç ile geçen kan burada birikerek beyne bası oluşturabilir, kanama beynin içine de olabilir; kan elemanları aynı zamanda daha düşük Anevrizmadan olan kanama bazensızma şeklinde de olabilir; bu durumda sızma noktasında küçük bir pıhtı oluşup kanamayı durdurabilir ve hasta yaşayabilir.Ancak pıhtının yol açtığı bu süreç tekrar kanama riskini önlemez: her ek kanamada yaşam daha fazla tehlikeye girer ve hayatta kalma ihtimali azalır. Kendiliğinden (spontane) gelişenSAK'ların çoğunun nedeni anevrizmalardır.


Anevrizmanın yerinin, büyüklüğünün ve konfigürasyonunun tam olarak saptanması tedavisi ve dolayısı ile yeniden kanamanın önlenmesinde  kiritik bir noktadır. Bir kanama sonrası tekrar kanama ihtimali ilk 14 gün için %20 civarındadır.Yukarıda bahsedildiği gibi anevrizma kanaması %50’lere varan oranlarda ölümcül seyreder.Ayrıca yaşayan hastalarda ise %25 oranında kalıcı nörolojik bozukluklara neden olur. Aklî fonksiyonlar yanında tüm vücut fonksiyonlarında da bozulma (örneğin kısmi felç) ortaya çıkabilir. Dahaciddi durumlarda ise kanama beyin hücrelerinde ağır hasara yol açabilir ve hastayı komaya sokabilir.Anevrizma büyük ise kanamadan da çevre beyin dokusunda baskıya yol açarak zarar verebilir.Ayrıca büyük anevrizmalar içinde pıhtı gelişebilir ve içinden kopan parçalar çok sayıda inmeyesebebiyet verebilir.Beyin çevresine sızan kan damarlarda daralmaya(vazospazm) yol açabilir. Bu durum beyin dokusuna gelen kan akımında azalmaya ve dolayısıyla inmeye neden olabilir. Vazospazm genelde kanamadan 5-8 gün sonra gelişir. Tedavisi oldukça zordur, hastanın yaşamını tehlikeye sokabilir. Kanamış bir anevrizmadan sızan kan beyin-omurilik sıvısı (BOS) dolaşımını engelleyerek hidrosefali (beyinde aşırı sıvı birikmesi) dediğimiz tabloya neden olabilir. Bu durumda beyinde ventrikül dediğimiz boşluklarda aşırı sıvı birikerek kafa içi basıncının artmasına neden olabilir. Bu sıvı artışını engellemek için bu boşluklara dren yerleştirilerek
biriken sıvı ve sızan kan dışarı alınmalıdır. Anevrizma kanaması beyin ödemi veya şişmesine de neden olabilir. Bu durum beyin fonksiyonlarını etkileyerek çok ciddi problemlere yol açar. Beyin dokusunun şişmesi ve basıncının artması beyin dokusuna zarar verir. Beyin ödemi kan damarlarında bası oluşturarak beyne kan gitmesini yavaşlatabilir.

Tanı Yöntemleri
Ülkemizdeki yürülükte olan tıbbi yönetmeliklere göre beyin anevrizmalı hastalar ancak beyin ve sinir cerrahlarının (nöroşirürjiyenlerin) kontrolünde hastanelere yatabilmektedirler. Kanamış beyin anevrizmalı hastanın tanısı muayene ile doğrulukla saptanabilir, ancak tanının kesinleşmesi için ek testlere gereksinim vardır. Bu konuda hekime hastalık öyküsü iyi anlatılmalıdır (geçmişteki tüm ilgili rahatsızlıklar bildirilmelidir). Böyle bir hastada ilave başka anevrizmaların da bulunma ihtimali olduğundan doğru tanısal testler kullanılması yaşamsal bir konudur. Hekim tanıya ulaşmak amacıyla doğru test için doğru bilgiye ihtiyaç duyar. Beyin Anjiyografisi: Bu test anevrizmaların tespitinde en geçerli yöntemdir. Testin yapılması için hastanın kan tablosunun bilinmesi gereklidir; kanamaya eğilimi olan hastada bu test yapılamaz. Anjiyografi genelde radyoloji bölümünce uygulanır, ancak yeni yönetmelikle nöroloji ve beyin-sinir cerrahisi bölümleri de bu uygulamayı yapmaya başlamışlardır. İşlem sırasında bazen ilaçla hafif bir sakinleştirmeye ihtiyaç duyulsa da genelde hasta uyanık halde iken yapılabilir. Hasta tetkik masasında yatarken anjiyografiyi çekecek kişi kasıktan ince bir iğne ile atar damara girer. Sonrasında küçük bir plastik tüp (kateter) damar içerisine yerleştirilir. Röntgen ışınları altında kateterin geçişi görüntülenir ve dört ana beyin damarının bulunduğu baş-boyun bölgesine kadar ilerlenir. Bu işlem sırasında ağrı olmaz. Her bir beyin atar damarına görüntülenebilen damar içi boya ayrı olarak verilir ve bu sırada röntgen görüntüleri alınır. Bu uygulama damarların net olarak görülmesini sağlar. Anjiyografi görüntüleri alındıktan sonra kateter çıkartılır ve çıkarılan bölgeye kan sızıntısı olmaması için baskılı pansuman uygulanır. Bir müddet gözlem sonrasında hasta yatağına gönderilir. Hasta işlem sırasında kateterin geçişini hissetmez ancak kullanılan boya maddesinin verilmesi sırasında başın bir tarafında belli belirsiz bir his oluşabilir veya geçici yıldız uçuşması veya boyun kramplarına neden olabilir. Anjiyografi işlemi, kişinin yaşamını riske sokabilen beyin anevrizmalarının tespitinde duyarlı ve spesifik olmasına karşın sonuçta hasta için müdahaleci (invazif) bir girişim olup düşük oranlarda da olsa damar duvarına hasar, inme ve kullanılan boyaya karşı alerjik reaksiyon riski vardır. 

Bilgisayarlı Tomografi-Anjiyografi (BTA): Daha yeni bir teknoloji olup hastanın kolundaki bir toplardamardan boya maddesinin verilmesi ile konvansiyonel anjiyografiye benzer görüntüler alınır. İşleme ait risk konvansiyonel anjiyografide de anlatılan boyar maddenin
yol açabileceği alerji ve böbreklerde oluşturabileceği potansiyel hasardır. Bu yöntemde önemli bir avantaj hastayı anjiyografi ünitesine nakletmeye gerek duyulmaması ve ek personele ihtiyaç olmamasıdır. Sadece bir dakikadan daha az bir sürede çekim işlemi tamamlanır ve inme riski taşımaz.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Manyetik alan ve bilgisayar teknolojisi kullanarak vücuda ait organların üç boyutlu görüntülerini sağlayan bir tanısal testtir. Beyin anatomisinin net görüntülerini sağlar. Beyin MRG’si önceden var olan küçük inmelere ait bulguları da gösterebilir. Hastaya zararı olmayan bir testtir ancak cihazın içi dar olduğundan bazı kişiler kapalı yerde bulunma korkusu (klostrofobi) yaşayabilir. Ayrıca manyetik alana girmesi sakıncalı olanlar kişilerde (koroner stendi veya vücudunda manyetik protezi olanlar gibi) problemlerle karşılaşılabilmektedir.Manyetik Rezonans Anjiyografi (MRA): MR görüntüleme cihazı ile yapılabilen ve hastaya zararı olmayan bir testtir. Manyetik görüntüler bir bilgisayar tarafından analiz edilerek baş ve boyun bölgesinin damarları görüntülenir. MRA gerçek kan damarlarını gösterir ve tıkanmış, dar olan damarlar ve anevrizmalar hakkında net bir bilgi sağlayabilir.
 
Tedavi Seçenekleri
Günümüzde anevrizma tanısı almış hastalar için üç önemli tedavi seçeneği mevcuttur:

1-Gözlem ve/veya cerrahi olmayan tedavi (yalnızca takip)
2-Cerrahi tedavi ve anevrizmanın kapatılması (kliplenmesi)
3-Damar içi (endovasküler) tedavi ile stentleme ve/veya tıkama
Tüm hastalıklarda olduğu gibi bir anevrizmanın tedavisine hasta ve hekim birlikte karar vermelidir. Eğer durum acilse veya hastanın şuuru anevrizma kanaması sonucu kapanmış ise, bu karar hastanın en yakını olan akrabası(ları) ile birlikte verilmelidir. Tedavi eden hekim her bir seçeneğin risk ve yararlarını hasta (veya yakınları) ile tartışmalıdır. Hastanın durumuna göre hekim tarafından bu seçeneklerden en uygunu hastaya önerilmelidir. Karmaşık ve uygunsuz yapıdaki anevrizmalarda cerrahi ve damar içi tedavinin her ikisinin birlikte uygulanması gerekebilir. Nöroşirürjiyen ve damar içi tedavi uzmanları ile hasta veya yakınları en iyi tedavi seçeneğini tartışıp belirleyebilir. 
Günümüzde anevrizma tedavisindeki en iyi yöntem halen tartışılmalı bir konudur ancak tedavinin en kısa zamanda gerçekleştirilmesinin gerektiği de unutulmamalıdır. Cerrahi riskler anevrizmanın kanamış olup olmadığıyla da ilişkilidir. Anevrizmanın büyüklüğü, yerleşim yeri ve hastanın yaşı ile genel durumunun da tedavinin başarısında diğer önemli faktörlerdir.

kaynak:alıntı
Bu sitede yer alan bilgiler sadece genel bir bilgilendirme amaçlıdır. Herhangi bir teşhis koyma veya tedavi etme amacı bulunmamaktadır.