Tinnitus latince de "çalma" anlamına gelen, halk arasında ve hastalarca ise kulak çınlaması diye bilinen bir terimdir. Milattan önceki yüzyıllarda bile tanımlanmaya çalışılan bu belirti ve tedavisi için pek çok yöntem ve girişim denenmiştir. Tütsülenmiş yılan derisinin kulaklara üflenmesinden tutun da kafatasına minik delikler açmaya kadar varan geniş bir alanda birçok yöntem denenmiştir... Günümüz modern tıbbında ise tinnitus nedenleri ve tedavileri daha iyi araç gereç ve yöntemler ile yapılmaktadır. Tinnitus dediğimizde hastanın kulağında veya kulaklarında bazen de beyninde duyduğu bir ses anlaşılmaktadır. Bu ses bazen dışarıdan da duyulabilmektedir ve objektif bir hal almaktadır, yani doktorda bu sesi bazen duyabilmektedir (örneğin damar yumağı oluşumuna bağlı bir atım sesi gibi). Ancak birçok tinnitus subjektiftir yani sadece hasta tarafından duyulup hissedilebilmektedir. Tinnitusların sık bir özelliği ise sessiz ortamda artış göstermesidir; bunun nedeni gündüz etrafta fazla olan makine sesleri, insan ve doğa seslerini hastada fazlaca duyduğundan etraftaki bu sesler hastanın kulağında duyduğu tinnitusu (ki bu; bazen zil sesi, bazen rüzgar sesi, bazen ıslık sesi vs. vs.) baskılayıp hastanın daha güçlü olan sesi algılamasındandır. Bu meyanda gece etraf sessizleştiği gürültüler azaldığı için hasta kendi içsel seslerini daha ön planda duymakta ve daha çok odaklanmaya başlamaktadır.